Osmanlı Devleti’nde yönetim ve askeri sistemler belirli kurallarla oluşturulmuştur. Kul sistemi ve devşirme sistemi de bu yapılanmalar arasındadır. Bu iki sistem işleyiş bakımından bazı farklılıklar gösterir. Her iki sistem de Osmanlı’nın güçlü bir devlet mekanizması kurmasına katkı sağlamıştır. Ama bu sistemlerin kimleri kapsadığı ve nasıl uygulandığı konusunda belirgin ayrımlar bulunur. Bu farkları anlamak, Osmanlı’nın yönetim anlayışını daha iyi kavramak açısından önemlidir.
Kul sistemi Osmanlı Devleti’nde doğrudan padişaha bağlı olan bir yönetim modelidir. Askeri ve bürokratik sınıfı ifade eder. Bu sistem Osmanlı’nın merkeziyetçi devlet anlayışının temel taşlarından biridir. Padişahın mutlak otoritesini pekiştirmek için geliştirilmiştir.
Kul sistemi genellikle devşirme yöntemiyle Osmanlı hizmetine alınan bireyleri kapsasa da zamanla yerli halktan da kişilerin katılımıyla genişlemiştir. Osmanlı’da kullar tamamen padişahın mülkü sayıldıkları için ona karşı doğrudan sorumlu olmuştur. Yönetimde kalıcı bir aristokrasinin oluşmasını engellemek için de farklı kurallar çerçevesinde yetiştirilmiştir.
Bu sistemin en önemli unsurlarından biri kapıkulu ocakları olarak bilinen askeri teşkilattı. Yeniçeriler, sipahiler, cebeciler, topçular ve diğer kapıkulu askerleri, doğrudan padişahın hizmetinde bulunurdu ve maaşlarını da hazineden alırlardı.
Yeniçeriler, Osmanlı ordusunun en güçlü ve sadık unsurlarından biri olarak savaşlarda kritik rol üstlenmiştir. Bu yapı iç güvenliği sağlamak ve devletin çıkarlarını korumak için görev yapmıştır. Zamanla Yeniçeri Ocağı’nda disiplinsizlik artmış ve böylece sistem bozulmaya başlamıştır. Bu durum Osmanlı yönetiminin zayıflamasına ve askeri gücün kontrolünü kaybetmesine neden olmuştur.
Kul sistemi yalnızca askeri alanla sınırlı kalmamıştır. Ayrıca Osmanlı bürokrasisinde de etkili olmuştur. Bu sistem sayesinde Osmanlı Devleti liyakat esasına dayalı bir yönetim anlayışı oluşturmuştur. Kalıtsal bir soylular sınıfının ortaya çıkmasını engellemiştir. Devşirme yöntemiyle gelen devlet adamları, saray okullarında eğitilmiştir. Sonrasında devlet yönetiminde önemli roller üstlenerek Osmanlı’nın geniş coğrafyada güçlü bir yönetim mekanizması kurmasına yardımcı olmuştur.
Kul sistemi Osmanlı Devleti’nin siyasi ve askeri yapısını uzun süre ayakta tutan bir model olsa da zamanla bozulmalar yaşanmıştır. Özellikle 17. yüzyıldan itibaren kul sisteminin sıkı kuralları gevşemiş ve yeniçerilik gibi kurumlar rüşvet ve iltimasla bozulmaya başlamıştır.
1826 yılında II. Mahmud’un Yeniçeri Ocağı’nı kaldırmasıyla (Vaka-i Hayriye), kul sisteminin askeri ayağı büyük ölçüde sona ermiştir. Bürokrasi kısmı ise Osmanlı’nın son dönemlerine kadar varlığını sürdürmüştür. Bu sistem Osmanlı’nın güçlü bir devlet mekanizması kurmasını sağlarken zaman içinde bozulması ile devletin yönetiminde sorunlara yol açmıştır.
Kul sistemi ve devşirme sistemi Osmanlı Devleti’nin yönetim yapısında farklı işlevleri olan uygulamalardır. Kul sistemi:
Devşirme sistemi ise Osmanlı’da özellikle Hristiyan ailelerden alınan çocukların devlet hizmetine kazandırılmasını hedefleyen bir uygulamadır. Bu sistem daha çok askeri ve bürokratik kadrolara personel temin etmek amacıyla kullanılmıştır. Bu sistemde devşirme çocukları özel bir eğitim sürecinden geçirilir ve belirli görevlerde çalışacak şekilde yetiştirilirdi.
Bu sistemin temel farkı kul sisteminin daha geniş bir insan topluluğunu kapsarken devşirmenin sadece genç, erkek çocukları içermesi ve onları Osmanlı yönetiminin belirli alanlarına yönlendirmesidir. Devşirme sistemi Osmanlı’nın ilk dönemlerinde oldukça yaygınken zamanla azalmış ve daha az kullanılır hale gelmiştir.
Her iki sistemin arasındaki farklar şöyledir:
Ancak şunun belirtilmesi gerekir ki her iki sistemde Osmanlı’nın merkeziyetçi yönetim anlayışını güçlendirmiştir.